21 Kasım 2015 Cumartesi

'Esrar Oyunu'

Dün gece rüyamda esrar gördüm.Ama şöyle başından sonuna rüyamı anlatayım çok ilginç:

Bütün yakın akrabalarımla büyük bir kasabada yaşıyoruz.Kasaba büyük şehirde yaşamayı özendirmeyecek kadar renkli bir yer.Herkes mutlu, paylaşmaktan kaçınmayan, ne olursa nasıl düşünürse ve ne konuşursa konuşsun insanların birbirlerini yadırgamadıkları bir yer.Sürekli bir oyun oynama hali var.Dikkatimi kapısından dumanlar tüten ve güle oynaya içinden insanların elinde bir bardakla çıktığı kulübe çekiyor.Kulübeye sağlam girip ayık çıkan yok, herkes sendeleyerek ya da başı dönmüş bir halde çıkıyor.Yaklaştıkça bu yerin esrar eğlence merkezi gibi bir yer olduğunu anlıyorum ve bu olay yasal. Dışarıdan dumana maruz kalmak bile bana yetiyor başım dönüyor, bir bakıp çıksam içmesem de olur diye giriyorum içeri kapıdan beni elimde bir toprağa benzer bir şeyle yarı dolu bir bardak ve ne olduğunu anlamadığım içinde sıvı bir karışım olduğunu sandığım bir şişeyle uğurluyorlar beni ama bu içkinin bir içme usulü var.Baharda olmamıza rağmen karlı bir dere geçiyor kasabanın içinden.Bu bardağı derenin içindeki karlı suyla karıştırıp sonra şat yapıp üzerine şişeyi içecekmişim.Tam dereye doğru ilerlicem kasabayı oyuncu cüceler basıyor.Bu oyuncu cücelerin amacı biraz eğlenmek eğlenirken ağlarına düşürdükleri kasaba sakinlerini gizemli bir oyunun içine almak.Bir kez oyuna dahil ettilerse seni çıkmanın tek bir yolu var oyun parkurunu bütün engellere rağmen bitirmek ya da oyun içinden çıkmayı hayatın ile ödemek!(oooww çok korkunç)Oyun içerisine girdiğin anda daha önceden oyuna başlamış olanların arasında kaldıkları yerden dahil olarak başlıyorsun.Meğer bu oyun yıllardır oynanıyor ve içinde yıllardır var olan oyuncular yani kurbanlar var.Ne hikmetse çıkmayı hayatınla ödediğin bu oyun keyif veriyor.Adına 'esrar oyunu' diyorlar.Kurbanları rast gele seçtikleri için dışarıda kalanlar da bir maçı seyreder gibi parkur kenarından oyunu heycanla izliyorlar.

Girdiğim aşamada bir lunaparka götürüyorlar bütün oyuncuları.Hepimizi dönme dolabın her bir kabinine yerleştiriyorlar elimiz bağlı.Ve bu dönme dolabı patika yolla bitişik bir demir yolunda bayır aşağı yuvarlıyorlar haznesinden çıkarıp.Biz oyuncular yuvarlanırken hangi yolun iyi olduğuna karar vermek zorundayız, ve deneyerek öğreniyoruz.Bu arada dönme dolabı içinde aldığımız pozisyona göre yönlendirebiliyoruz.Sonunda patika yolun daha güvenli ve sarsıntısız olacağına karar verip d.dolabı o yolda tutmaya çalışıyoruz bu parkur bitiyor, aramızda yaralananlar da var ama dolap düz bir yere geldiğinde durdurabiliyoruz.Bu kez durduğumuz yerde tek tekerlekli bisikletler var.Ortalıkta cıyak cıyak kurbanların yara almasından zevk alan cüceler üzerimize kemirecekmiş gibi koşmaya başlıyor, o bisikletlere sarılıp kaçış yolu ararken ben oyun kuruculardan biriyle karşılaşıyorum.Sözlü değil ama gözleriyle bana bir şeyler anlatıyor gibi.Kıvırcık saçlı kızıl bir ağaç perisi gibiydi.Yüzünde samimi bulmadığım aynı zamanda benden bir şeyler bekliyormuş gibi bir gülümseme vardı.Bu gülümseme parkuru başarıyla geçeceğim konusunda bir iç huzuru verdi bana, belki de ben o gülümsemeyi yapacaklarımdan ve oyunu sonlandıracağımdan korktuğu yönünde algıladım.Ama durup ona bakarken ve anlamaya çalışırken rüyadan uyandım.

Klasik olarak bu sayfada yaptığım rüya tabiri kısmına geçeceğim;

Esrar ülkemizde ve dünyanın çoğu ülkesinde insana zarar verdiği için kullanımı yasaklanmış bir bitki.Bu yüzden klasik rüya tabirlerinde kötüye yorumlanır.Bense biraz Freud etkilenmelerimden ve bilinç altı sorgulamalarımdan yola çıkarak bir yorumda bulunacağım.

Ailemle bir arada olma düşüncesi bana hep huzur vermiştir. Bir arada olmanın nasıl olması gerektiği konusunda ideal bir fikre sahibim ve ne yazık ki insan oğlunun her istediği şey olmuyor, çünkü; bir şeyler beklediğin çevrende farklı düşüncelere, dogmalara, geleneklere inanan insanlarda olduğundan bu düşüncelerin bir birine karışmasından sağlıklı bir ortam doğmuyor.Gel gelelim 'büyük şehir yaşantısı özentisi' ne; küçük bir şehirde hatta o küçük şehrin kırk hanelik küçük bir köyünde doğdum büyüdüm, ailemin benden beklentilerine ve benim hayattan beklentilerime bu küçük dünya cevap veremiyordu bu yüzden büyük bir şehire okul vesilesiyle göç ettim, on yıldır da buradayım.Rüyamda büyük şehirde yaşamayı özendirmeyecek renkli kasaba benim aslında coğrafi olarak yaşamaktan keyif aldığım ve düşüncelerimi sınırlandırmak zorunda kalmadığım bir yeri temsil ediyor.Bu yerin içinde genelin madde bağımlılığı olarak gördüğü ve kötü kabul ettiği şeyse genel geçer düşüncelerin ve diktelerin bir simgesi.Neden öyle diyorum çünkü bilinç altımda şu var; zamanında ne için kullanılıyorsa bu bitkinin yasal olarak üretildiği hatta çocukluğumda eskiden saf haliyle kullanan insanların hikayeleri var.Bunun üzerine bu bitki nasıl sistem tarafından farklı alanlarda kullanılmak için keşfedildiğini, işlenerek belli bir kesme uyuşturucu olarak pazara sürüldüğünü yani doğanın içinden saf bir bitkinin tarih sahnesinde insan eliyle şekillenip çirkin bir maddeye dönüştüğünü bir zaman düşünmüş ve bilincimin altında belki de bu rüyaya kadar saklamıştım.

İnsan beyni kaydetmeye başladığı andan beri saf haliyle bilgiyi alır, yeni bilgiler eklendikçe unuttuğu bilgileri şekillendirir kimi zamansa çıkması gereken yerde ya bir sözle ya da rüyada belli bir simgeyle varlığını gösterir.(bilimsel bir şey değil bu tamamen kendi felsefem) işte bu yüzden esrarı rüyamda genel geçer kanun ve diktelere karşı duruş sergileyen bir simge olarak yorumluyorum.Her taşın altından çıkan cüceler ve ayun kurucu peri bu sistemin en büyük askerleri; tam farklı bir yola girecek ve sistem içinden sıyrılmaya çalışacakken beni o kanunların içinde tutmaya çalışanlar...Yani farklı bir bakış açısıyla kendime yeni bir dünya yaratacak ve içinde huzur bulacakken, sistemin oyun hilesiyle içinde tutmaya çalışan bu cüceler ve periler baş düşmanımız.Neden?Oyun keyiflidir.Bizse zorunlu olarak dahil olduğumuz bu düzen içinde hayatımız pahasına da olsa başarılı çıkmayı hedefliyoruz, bu başarı neye göre kime göre başarı tartışılır.Ama şöyle bir gerçek var ki; bizim oyunumuz eğlendiğimizi ve zevk aldığımızı sandığımız yapay bir parkurdan ibaret-hayatımız.Oysa biz ilkel(!) de çok güzel yaşayabiliriz yargısız.

Bu rüyamı böyle yorumluyorum.Rüyam kadar karmaşık bir yorum.İlerde belki daha sade ve anlaşılır bir dil yeteneği edinir düzenlerim.


22 Ocak 2015 Perşembe

21 Gün Kuluçgası

Şimdi bu 21. günde bu nereden çıktı diye sordum kendime.Ama bu günün ayın 21. günü olduğunu fark etmeden düşündüm.Bilinç altım bu günü değerli kılmam için bilincimi kemirip durdu.Neden önemliydi ben de bilmiyorum.Geçmişte bir şey yaşadıysam da bu gün, hiç hatırlamıyorum.

Bu gün benim için önemli bir gün olmalı.Gün boyu çok fazla gereksiz şey düşünmekten kendi analizimi derinlemesine çıkarma fırsatım olmadı.İnan bu gün düşünmekten başka hiç bir şey yapmadım.Bir tek şey yaptım o da birikmiş bulaşıklarımı yıkamaktı ki aralarından biri bana bir güç verdi; günlerdir yıkamak için ertelediğim fırın tepsisi...Yapışmış ve kömürleşmiş hamuru çıkarmak çok zordur.Bir de fırın tepsisi kolayca mutfak lavabonuzda yıkayabileceğiniz bir şey değil, sağa sola su taşırmak da cabası.İşte böyle aldım elime o koca tepsiyi, üzerinde denemediğim deterjan kalmadan, öyle bir ovdum ki, kirler kısa bir sürede çıktı.Mutluydum çünkü; hiç bir şey yapmak istemezken kendimi zorlayıp o bulaşıkları yıkamıştım.Basit mi?Neyse; buz dağının altında koca bir dünya var diyeyim ben sana, sen anla.

Doktorlar her bir hastalığı teşhis ederken bilmem ne başlangıcı diye söylüyor artık.Yani; ciddi bir durum yok ama dikkat etmezseniz ciddileşebilir demek istiyorlar.Bende de bu aralar depresyon başlangıcı görünüyor.Teşhisi kendim koydum.Madem teşhis koydum bu konuya benim el atmam gerek diye düşündüm, reçetemi kendim çıkartacağım.Bu yüzden yapmam gereken şeyler yerine, düşünmek, kaygılanmak, canımı sıkmak, üzülmek gibi zaman kayıplarını ortadan kaldırmam gerek.Bunun için edinmiş olduğum tembellik ve miskinlik gibi kötü alışkanlıklarımın üzerine yapacak kayda değer alışkanlıklar koymam gerek.

İlk olarak matemetiksel bir zaman iskeleti oluşturmam gerekecek kendime.24 saatlik günümü 3'er saatlik dilimlere ayırıyorum.6 saatini uyumak için ayıracağım.Geri kalan 18 saati 3'e bölüyorum, 6 dilim pastam var, dilediğim gibi süsleyeceğim şimdi bu dilimleri; çilekli, muzlu, çikolatalı, vanilyalı...Hıımmm, miss!Ağzım sulanmaya başladı.Gün içinde bu dilimleri her gün 3 er saat aralıklarla yiyeceğim.Düzenli bir işim olmadığı için, iş günlerimde şöyle bir yol izleyeceğim; gün içinde iş için en fazla 12 saat geçiriyorum, bu günleri çıkardığımda geri kalan 6 dilimimi 1'er saatlik bir periyotta yiyeceğim.İskeletimiz oluştu.Şimdi haritamızı çıkarıyoruz.

1.Dilim:Beslenme.En temel ihtiyaç kaynağım olan bu olguyu unuttum.Bu yüzden ilk bu alışkanlığımla başlıyorum.Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur demişler, dinleyelim.Sabah kahvaltını yap, öğlen yemeğini ye, akşam yemeğini ye.Afiyet olsun...

2.Dilim:Egzersiz.Eskiden profesyonel olarak ilgilendiğim dansla uğraşmadığım için vücudum hantallaştı ve güçsüzleşti.Bu durumu düzeltmeliyim.Gün içinde en az 3 saat egzersiz, spor yapmalı ve dans etmeliyim.O zaman, kahvaltıdan önce plates yapalım mı, akşam yemeğinden sonra da biraz dans ederiz.Bakarsın belki tırmanmaya başlarım.Güzel bir hobi olacak.Heyecanlıyım.

3.Dilim:Genel Kültür.Tembellik ve boş vermişlik nereye kadar.Hadi kıçını kaldır bir roman dünyasına dalıyoruz en az 1 saat kitap okuyoruz.Kitaplığımda bana küsmüş bir çok kitabım kollarını açmış beni bekliyor.Geri kalan 2 saatimizde de edebiyat sitelerini gezelim, haber okuyalım dergileri keşfedelim.Hadi bakalım.Öğreneceğin çok şey var.İlgilendiğin bir sürü konu da birikti.Her gün biri hakkında bilgi edinip öğrendiklerimizi not edelim!

4.Dilim:Yaratıcılık zamanı!Yeteneklerim körelecek haberim yok.İki çizgi bile atamaz oldum.Aç şu resim sayfalarını.O kalemler nemli çekmecede küflenecek.Yarından itibaren kalem kutularına koyup havalandır.Zorla kendini, çizmek için indirdiğin motifi çiz.Bunun dışında bir de yaratıcı fikirlere malak malak bakma.Yapalileceğin bir şeyi elinde olan malzemelerle yapmaya çalış.Gözünde değil elinde olsun!

5.Dilim:Okul!Önümdeki bir yıl içinde bu dilimin yerine başka bir konuya yer vermek istiyorum.Bunun için bu kalın engeli artık atlaman gerek.Yapabileceğin bir çok şeyin önünü kapatıyor.Bitirirsen bu okulu ne kapılar açacak sana bir düşün!Yarından itibaren derslerini geçmen için sana yardımcı olacak yollara başvur, arkadaşını ara, bilgi edin, okula git, hocalarınla konuş!Takip et, ders çalış!

6.Dilim:İş.İşimle ilgili de aksattığım bir çok şey var.Maillerimi çok geç kontrol ettiğim için uyarı alıyorum.Yükselmek için hiç bir çabam yok.Ya da ne kadar verimli olabilirim, nasıl fark yaratabilirim diye de bir hırsım yok.Yarından itibaren günlük sayfanı kontrol et.Maillerini oku.Kariyerini geliştirecek bilgi edin.İşinle ilgili merak ettiğin ne varsa araştır.

Evet ben robot değilim.Bir şekilde duygularımı beslemem lazım.Tedirgin olduğum 6 konu başlığı bunlar.21 gün keyfin için zorla kendini ve yap!Mutlu olabilmemin, yaşamaktan tekrar keyif alabilmemin tek yolu bu, ruhumu doyurabilmemin tek yolu!